170 avukattan suç duyurusu: Müteahhitlerin yurt dışına çıkışı yasaklanmalı
Maraş’ta meydana gelen diğer iki deprem de son resmi verilere göre 16 bin 170 kişinin ölümüne neden oldu. Hala ulaşılamayan binlerce enkazın varlığı, ölü sayısının çok daha yüksek olacağı endişelerini artırıyor. Birçok barodan 170 avukat bugün harekete geçerek, depremde yıkılan illerde savcılıklara yıkılan binaların müteahhitleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Avukatlardan Cesim Parlak, müteahhitlere seyahat yasağı getirilmesi gerektiğini belirtti.
BELEDİYELER DE ŞÜPHELİ
Artı Gerçek’ten Dinçer Gökçe’nin haberine göre İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Çanakkale, Çorum, Adana, Bursa, Kırklareli, Mersin ve Gaziantep Barolarına üye 170 avukat, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarına hata beyanında bulundu. depremin olduğu iller Savcılığa yaptıkları başvurularda zanlıların ‘Kasten Kasten Öldürme’ suçu işledikleri iddia edildi. Savcılığın ilk başvurularında şüpheli durumda ‘yıkılan binaların müteahhitleri, yapı ruhsatı, iskan ruhsatı veren ve denetim görevini yerine getiren kişiler’ bulunuyordu.
170 AVUKATTAN ORTAK MEKTUP
prof. Dr. Murat Volkan Dülger ve avukat Gülçin Gümüş’ün imzaladığı dilekçelerde 170 avukat müşteki olarak yer aldı. Savcılığın yaptığı kabahat ihbarnamelerinde şu ifadelere yer verildi:
“Bu felaket ne doğanın işi ne de Allah’ın takdiri, çünkü bazı binalar dimdik ayakta dururken, yanındakiler iskambil kağıdı gibi yıkıldı ve binlerce insan hayatını kaybetti, yaralandı ve altında kalmaya devam ediyor.” bunlara göz yumanların ve onları kontrol etmeyenlerin sorumluluğundadır. Dolayısıyla her şey bu kadar netken kusurun maddi unsuru hakkında çok fazla açıklamaya gerek yok.”
‘DEPREM DEĞİL BİNALAR ÖLDÜ’
“İnsanların ölümüne ve yaralanmasına neden olan deprem değil, deprem nedeniyle yıkılan çürüyen binalardır” ibaresine yer verilen savcılık dilekçelerinin devamında:
“Binaların bozulması ile ölüm ve yaralanma sonuçları arasında açık bir illiyet bağı vardır. Bundan sonraki aşamada bu sonucun objektif olarak faillere atfedilip yüklenemeyeceği tartışılmalıdır. Bu bakımdan özel uzmanlık gerektiren müteahhitler, bina Ruhsat verenler, bu binalara yapı ve yapı kullanma izin belgesi veren müfettişler, para verenlerin bu sonucu öngörüp tahmin edemeyecekleri sorusuna cevap verilmesi gerekiyor.”
ŞİRKETLER BİREYSEL TANIMLANIR
Edinilen bilgiye göre, ilk aşamada her il için genel başvuru yapan avukatlar, sonraki aşamada her ile bağlı farklı şirketler ve belediye yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunacak.
‘YASAKLANMALIDIR’
İstanbul Barosu üyesi avukat Cesim Parlak yaptığı açıklamada, “Belediye başkanları, imar ve ruhsat müdürleri ile yıkılan binaların müteahhitleri hakkında il ve ilçelerde derhal yurtdışına çıkış yasağı getirilmeli” dedi. yıkım depremde meydana geldi.” Avukat Parlak, aksi takdirde etkin bir soruşturma yürütülemeyeceğine dikkat çekti. Brilliant, “Kurtarma operasyonları bittikten sonra bu kişiler ihmalkar davranışlarla kasten öldürme suçundan tutuklanmalı” diye devam etti.
BELEDİYE BAŞKANLARINDAN BAŞLAMALI
Bright, açıklamasına şöyle devam etti: “Şu anda savcılık görevini sadece otopsi yaparak yani insanların defnedilmesiyle yerine getirmiş olmayacaktır. Bu sefer sorumluluk zinciri en üst seviyeden başlatılmalıdır ki böylece bu işin cezasız kalmaması ve bedelinin ödenmesidir. Bu zincir belediye başkanları ve tüm belediyelerle başlatılmalıdır. Yetkililer de dahil edilmelidir. Bunun dışında müteahhitler ve yapı denetim firmaları da dahil edilmelidir” dedi.
‘SEMBOLİK DÜZEYDE KALMAMASI GEREKİYOR’
Brilliant değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“1999 depreminden sonra açılan soruşturmalar birkaç müteahhit üzerinden sembolik olarak yürütüldü. Mesela Yalova’da müteahhit Veli Göçer gibi bir kaç sembolik ismin cezalandırılmasıyla bu deprem savuşturulduğundan, bir kez daha mal olacak bir deprem. Binlerce insanın hayatı ortaya çıktı. Savcılar bir an önce işini yapsın.” (HABER MERKEZİ)